Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Herkesi yerliyerinde buluyorum. Melengiçin gölgesi küçülmüş, yedilerden ikisi sokağın köşesine çekilmiş, galiba sigara da içiyorlar, Dilber'in annesi tanımadığım bir kadınla laflıyor, kıştan çıkana kadar geçen yıl ördüğüm yün çorapların iki çiftini de deldi adam diye şikâyet ediyordu kadın, dört-beş veli daha var, biri tabakta börek uzatıyor, bakkal her zaman aldığım krakerlerden ve içeceklerden koyduğu poşeti gönderiyor çırakla ve pencerede Müdür silueti, kamburu çıkmış sanki. Ben bu etrafımdaki oluşumu biraz yadırgamalıyım değil mi? Ama hiç de öyle bir havam yok. Doğa gibiyim. Herhangi bir ağaç, ot. Kırk yıldır işim bu. Direnişçilik. Bu hangi gen acaba? Paydos zili çalıyor. Ziyaretçilerimiz, eşlikçilerimiz çoğalıyor. Kadriye Öğretmen ve daha birkaç öğretmen ve çocuklar etrafımı alıyorlar. Sokağın başında Ceren Teyze, Fidan, Ekber ve arkadaşları görünüyor, küçükler gelenleri alkışlıyor. Yarın sabah aynı biçimde devam kararı alınıyor. Sandalyemi Nezir'e emanet ediyorum. Karakolu soruyorlar. Komiserin dürümünden soğan kokusu geliyordu diyorum. Gülüşüyoruz.
Sayfa 104 - Plastik SandalyeKitabı okudu
Gazi Paşa olmasaydı Anadolu da tutsaktı,
gerçek bu. Fakat sizler, ardından gelenler, açtığı bayrağı taşıyabildiniz mi? Başta onun arkadaşları ve sizin nesil, vicdanınız rahat mı Orhan? - Yurtta sulh, cihanda sulh, dedi Ceren, acı bir tebessüm vardı yüzünde. - Evet öyle diye diye, Hatay'ı ilhak etmişti Gazi Paşa. İzmir'e girerken de ordusuna, yalnız ilk hedefi göstermişti... Ondan sonraki hedefler? Bir Hatay'dı mutlak, aldı. Sonra? Gazi Paşa da Osmanlı İmparatorluğu'nun aziz bir mensubu ve bizzat padişah tarafından görevlendirilen bir kumandan­dı. Ne yazık, gittikten sonra arkadaşları, "İzindeyiz..." yuttur­macasının arkasına saklanıp şairleriniz gök gözlerini, sırma saçlarını övüp davranışlarını, kararlarını değil, sanırım yalnız birtakım politik sözlerini örnek diye aldılar. Onu anlamadılar yahut da anlamak işlerine gelmedi...